MUHABİR: BERFİN ÇAĞDAŞ
Antalya Ticaret Borsası (ATB) mayıs ayı meclis toplantısı, Meclis Başkanı Erdoğan Ekinci başkanlığında ATB Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır ve üyelerin katılımıyla ATB toplantı salonunda gerçekleşti. Toplantıda tarımsal üretim, ihracat, maliyet artışları gibi ekonomik sorunlar ele alındı.
ATB Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, yılın başından bu yana dünya ekonomisinde beklenmedik durumların yaşandığını belirerek “Yılbaşından bu yana yaşanan gelişmelerle Çin, en az 600 milyar dolarlık ihracatı için agresif bir şekilde yeni pazarlar arayışına girmiş durumdadır. Sadece bu yeni durum bile küresel ticarette ciddi dalgalanmaları tetikleyecek ve bize de olumsuz yansıyacaktır. Çünkü Çin genellikle ABD yönetiminin kararlarından olumsuz etkilenen ülkelere daha fazla yoğunlaşmaktadır. Bizler bir taraftan döviz ve maliyet baskısıyla ihracat zorlukları yaşarken Çin’in büyük avantajlarla giriştiği bu yeni rekabet, pazarlarımızı olumsuz etkileyecektir. Diğer taraftan ithalat avantajları da üretim kabiliyetimizi ve kapasitemizi zorlayacaktır. 2025 yılsonu için yapılan küresel tahminler hızla bozulmaktadır. Örneğin enflasyon beklentileri yükselmekte büyüme tahminleri ise düşürülmektedir. Yani 2024 yılına göre daha olumsuz ekonomik senaryolar, uluslararası kurumlar ve analistler tarafından yapılmaya başlanmıştır. Dünya ekonomik iklimindeki diğer bozulmaların ülkemiz, kentimiz ve sektörümüze yansımalarına daha fazla dikkat kesilmeliyiz diye düşünüyorum” diye konuştu.

TÜRKİYE’DE İHRACAT ORANI GİDEREK ARTIYOR
İhracatla ilgili artışların yaşandığını belirten Başkan Ali Çandır, “Ülkemiz ihracatı yılın ilk dört ayında yüzde 4.2 artmıştır. Kentimiz ihracatı ise bunun yarısı kadar yani yüzde 2.1 artmıştır. Tarım ve gıda ihracatımız ise ülkemizde binde 3, kentimizde ise yüzde 7.7 artmıştır. Yaş meyve sebze ihracatımız ise ülkemizde yüzde 3, kentimizde yüzde 11 artmıştır. Bu olumlu farkın en önemli sebebi, geçen yıl aynı dönemde ihracatta yaşanan düşüş olmuştur. Açıklanan son verilerle ticari kredilerde ülkemizdeki yüzde 47 kentimizde ise yüzde 52’lik artış yaşanmıştır. Tarımsal kredide ise ülkemizde ve kentimizde yüzde 47’lik artış yaşanmıştır. Tüm bu rakamlar bildiğiniz gibi yıllıktır. Yani geçen yılın aynı dönemine göre yaşanan değişimdir. TÜİK rakamlarıyla değerlendirdiğimizde yıllık enflasyon rakamlarına yakın olan değişimler, aslında reel kredi büyümesinin olmadığının göstergesidir. Yılın ilk çeyreği itibariyle protestolu senet tutarında ülkemizde yüzde 225’lik artışa karşılık kentimizde yüzde 100 artış yaşanırken karşılıksız çekte ülkemizdeki yüzde 59’luk artışa karşılık kentimizde yüzde eksi 12’lik azalış olmuştur. Çek ile işlem hacminde ise ülkemizdeki yüzde 28’lik artış yaşanırken kentimizde ise ancak yüzde 18’lik artış yaşanabilmiştir. Bu durum, kentimizdeki ticari hareketliliğin ülkemiz ortalamasının gerisinde kaldığına işaret etmektedir. Kapanan şirket sayısında kentimiz yüzde eski 30’luk artışla ülkemiz ortalamasının iki katında olurken kurulan şirket sayısında ise yüzde eksi 3 düşüşle ülkemiz ortalaması olan yüzde eksi 5 düşüşten nispi olarak olumlu ayrışmıştır” dedi.

HASATLAR NORMALİNDEN GEÇ BAŞLAYACAK
İklim krizinin hasatların geç yapılmasına yol açtığını belirten Başkan Çandır, “Dördüncü Tarım Şurası, geçmiş şuralara kıyasla kapsamı, dili ve vurguladığı başlıklarla daha derli toplu bir çerçeve sunuyor. Tarımın dijitalleşmesi, iklim krizine karşı dirençli hâle gelmesi, sistem kurma ve sürdürülebilirlik gibi konuların bu kadar net ifade edilmesi olumlu bir gelişme. Ancak biliyoruz ki geçmişte alınan pek çok karar, uygulama zafiyeti nedeniyle hayata geçirilemedi. Bu açıdan bakıldığında, bu şuradan sadece yeni kararlar değil; bu kararların nasıl uygulanacağına dair somut bir plan, izleme ve raporlama sistemi, sorumluluk dağılımı ve takvimlendirme beklemek en doğal hakkımızdır. Çünkü artık sadece sorunları konuşmak değil, çözüm üreten, veriye dayalı, sürdürülebilir ve katılımcı bir anlayışla geleceği birlikte planlamanın zamanıdır. Hepimizin bildiği gibi Antalya tarımı denince akla ilk olarak örtüaltı üretim ve meyvecilik geliyor. Ancak ilimizin sadece bu alanlarla sınırlı olmadığını da hep birlikte biliyoruz. Elmalı, Korkuteli, Aksu ve Serik gibi ilçelerimizde arpa ve buğday üretimi de önemli bir yer tutuyor. Son yıllarda iklim değişikliğinin etkilerini artık çok daha yakından hissediyoruz. Özellikle ekim ve hasat dönemlerinde ciddi kaymalar yaşanıyor. Üreticilerimiz, alışık olduğumuz dönemlerden daha geç ekim yapıyor. Normal şartlarda sahil kuşağında bu günlerde başlaması gereken buğday ve arpa hasadı, muhtemelen Haziran başına sarkacak gibi görünüyor” ifadelerine yer verdi.
TARIMDA DİJİTALLEŞME İSTEĞİ
4. Tarım Orman Şurası’nın kararlarının açıklandığını dile getiren Çandır, “Geçtiğimiz günlerde 4. Tarım Orman Şurası’nın kararları açıklandı. Tarım şuraları, ülkemizin tarım ve ormancılık politikalarının belirlenmesinde geçmişten bugüne önemli bir rol oynamıştır. Öncelikle, her şura önemli ve gereklidir; emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. Dördüncü Tarım Şurası, geçmiş şuralara kıyasla kapsamı, dili ve vurguladığı başlıklarla daha derli toplu bir çerçeve sunuyor. Tarımın dijitalleşmesi, iklim krizine karşı dirençli hâle gelmesi, sistem kurma ve sürdürülebilirlik gibi konuların bu kadar net ifade edilmesi olumlu bir gelişme. Ancak biliyoruz ki geçmişte alınan pek çok karar, uygulama zafiyeti nedeniyle hayata geçirilemedi. Bu açıdan bakıldığında, bu şuradan sadece yeni kararlar değil; bu kararların nasıl uygulanacağına dair somut bir plan, izleme ve raporlama sistemi, sorumluluk dağılımı ve takvimlendirme beklemek en doğal hakkımızdır. Çünkü artık sadece sorunları konuşmak değil, çözüm üreten, veriye dayalı, sürdürülebilir ve katılımcı bir anlayışla geleceği birlikte planlamanın zamanıdır. Toptanımızda özetle; kalite ve verim konusunda kent olarak problem yaşamayacağımız ve Antalya için ortalama verim beklentisinin dekara 350 kilogram civarında olacağı tahmin edilmiştir. Bu fırsatla tüm üreticilerimize ve üyelerimize, alın terlerinin karşılığını alacakları bereketli ve bol kazançlı bir sezon diliyorum. Son olarak, üyelerimiz gerek üretimde gerek hasat sonrası tarımsal işlemlerde kullanılan elektriğin, tarım sektörü üzerinde ciddi bir yük oluşturduğunu ifade etmektedir. Özellikle son dönemlerdeki fiyat artışları ve tarife düzenlemeleriyle, bu yükün yaklaşan yaz aylarında daha da ağırlaşacağı öngörülmektedir. Bu çerçevede, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'na (EPDK) üyelerimiz tarafından iletilen ortak talep; sulamadan depolamaya, paketlemeden aydınlatmaya kadar tüm tarımsal faaliyetleri kapsayan, düşük fiyatlı ve ayrıcalıklı bir elektrik abone grubunun oluşturulmasıdır. Söz konusu uygulamanın hayata geçirilmesi, tarımda üretim maliyetlerinin azaltılmasına ve gıda arz güvenliğine önemli katkı sağlayacaktır” şeklinde konuştu.



