Tarihi kökleri antik çağlara uzanan Gündoğmuş, Roma, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetlerinin izlerini taşıyor. İlçenin bugünkü sınırları içinde yer alan Kaseyir ve Kese mevkilerindeki Roma harabeleri, bu toprakların çok eski dönemlerde dahi yerleşim alanı olduğunu ortaya koyuyor. Malazgirt Zaferi sonrası Anadolu’nun İslamlaşması ve Türkleşmesi sürecinde bölge, Selçuklu hakimiyetine girmiş, II. Bayezid döneminde de Osmanlı topraklarına katılmıştı.
EKSERE'DEN GÜNDOĞMUŞ’A UZANAN İSİM HİKAYESİ
Gündoğmuş’un ismi üzerine halk arasında dilden dile aktarılan iki önemli rivayet bulunuyor. İlki, Konya'nın İksile köyünden ayrılan bir ailenin bu bölgeye yerleşmesiyle başlıyor. Bu ailenin kurduğu yerleşim zamanla “Eksere” ismiyle anılmaya başlanıyor. İkinci rivayet ise, yaylalardan sahile göç eden Yörüklerin hikâyesine dayanıyor. Yaylaya çıkan bir kafilenin büyük kısmı dönüşte sahile inmez ve yerleştikleri bölgeye kalanların “ekserisi burada” denilerek “Ekseri”, ardından “Eksere” adı verilir. 1936 yılına kadar Akseki’ye bağlı bir köy olan Eksere, aynı yıl “Gündoğmuş” adıyla ilçe statüsüne kavuşur.
HORASAN’DAN TOROSLAR’A
Gündoğmuş’un tarihine dair anlatılan bir başka efsane ise daha da eskiye, Kıbrıs Seferi sonrasına dayanıyor. Osmanlı döneminde Anadolu’ya gelen Müslüman Arap askerlerinden bir grup, Alanya’ya bağlı Yeşilköy’e çıkar ve iç bölgelere doğru ilerleyerek Horasan’dan gelen Türklerle karşılaşır. Bu karşılaşma, İslamiyet’in yayılması ve Türklerin Müslüman olması sürecini başlatır. Araplarla Türkler arasında kız alıp verme yoluyla akrabalıklar kurulur ve bu birliktelik Anadolu’nun içlerine kadar uzanır.
Bu İslam topluluğunun lideri Şeyh Mehmet Efendi, Gündoğmuş’a yakın Saburlar Köyü’nde hastalanarak burada kalır ve bu köyü kurar. İlerleyen yıllarda bu topluluk Karaman’ın Ermenek ilçesine kadar yayılır. “İlk sela” ismini verdikleri yerleşim, zamanla “İksile” olarak anılır. Bu köyden yola çıkan bir grup, Alara Çayı’nın taşkını nedeniyle yollarına devam edemez ve Pambucak’a yerleşir. Bölgedeki yerleşim bu şekilde yayılırken, Ortakonuş ve Eksere gibi bugünkü Gündoğmuş’un temelini oluşturan köyler kurulur.
UNUTULMUŞ BİR KAYNAK
Gündoğmuş’un tarihiyle ilgili önemli bilgiler, Osmanlıca yazılmış ancak bugün kayıp olduğu öğrenilen bir kitaba dayanıyor. Bu bilgileri günümüze taşıyan kişi ise ilçenin ileri gelenlerinden Cemal Eren. Bir çınar ağacının altında, genç araştırmacılara soğuk ayran eşliğinde anlattığı bu hikâyeler, Gündoğmuş’un halk hafızasında ne denli derin bir yer tuttuğunu gösteriyor. Cemal Amca, Alara Çayı üzerine kurulan eski köprünün kalıntılarını bile kendi gözleriyle gördüğünü dile getiriyor.
TARİHİN SESSİZ TANIĞI
Bugün Gündoğmuş’un “Köy İçi” mevkisinde hala görülebilen Müslüman mezarları ve değirmen kalıntıları, bu hikâyelerin birer maddi delili olarak ziyaretçilerini karşılıyor. Gündoğmuş’un adı ve geçmişi, sadece resmi tarih belgelerinde değil, halkın dilinde, efsanelerinde ve yaşam biçiminde de yaşamaya devam ediyor.
Antalya’nın sahil şeridinden uzak, ama tarihine bir o kadar yakın olan bu ilçe; kültürel kimliğini koruyan, geçmişini unutmayan ve köklerini bilenler için adeta yaşayan bir tarih kitabı.
Tarihi kökleri antik çağlara uzanan Gündoğmuş, Roma, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetlerinin izlerini taşıyor. İlçenin bugünkü sınırları içinde yer alan Kaseyir ve Kese mevkilerindeki Roma harabeleri, bu toprakların çok eski dönemlerde dahi yerleşim alanı olduğunu ortaya koyuyor. Malazgirt Zaferi sonrası Anadolu’nun İslamlaşması ve Türkleşmesi sürecinde bölge, Selçuklu hakimiyetine girmiş, II. Bayezid döneminde de Osmanlı topraklarına katılmıştı.
Haber Merkezi





