Falezlerin üzerindeki binalar risk altında
Muhabir:Cansın Özyıldırım
Kamera:Doruk Poyra
Antalya Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Karancı, Antalya'nın önemli doğal mirasları olan travertenler ve falezler üzerine önemli değerlendirmelerde bulundu. Antalya şehir merkezinin 25 km kuzeybatısında bulunan ve içme suyu kaynağı sağlayan Kırkgöz kaynakları, 5 milyon yıl süren süreçte kalsiyum karbonat çökerek travertenlerin oluşumuna neden olduğunu belirten Karancı, Bu travertenlerin, doğuda Aksu Çayı, batıda ve kuzeyde Toroslar'ın uzantısı olan Bey Dağları ve güneyde Akdeniz ile çevrili yaklaşık 630 km²'lik bir alanı kapsadığını dile getiren Karancı; “Dünya üzerindeki en geniş traverten platosu olarak dikkat çeken bu bölge, jeolojik miras olarak büyük bir öneme sahip” açıklamasında bulundu.
Karancı, Antalya travertenlerinin üç ana plato oluşturduğunu belirtti üst plato olarak bilinen Döşemealtı Ovası, 150-250 metre arasında değişen yükseklikte; Düden ve Varsak platosu, 50-150 metre arasında değişen yükseklikte ve yer altındaki deniz altı traverten platosu, yaklaşık 40 metre derinlikte olduğunu belirten Karancı, Bu platolar arasında oluşan dik yamaçlara ise "falez" adı verildiğini belirtti.
İnsani faktörler yapısal sorunlara yol açıyor
Karancı, falezlerin uzun yıllar boyunca doğal süreçler ve insani faktörlerin etkisiyle değiştiğini açıklarken Akdeniz’in dalgaları ve yeraltı sularının travertenler üzerinde yarattığı boşlukların, mağara oluşumlarına neden olduğunu, insani faktörlerin de yapısal sorunlara yol açtığını vurguladı. 1970'lere kadar falezlerde büyük bir yerleşim gözlemlenmediğini dile getiren Karancı, 1980'lerden itibaren Antalya'nın hızla büyüyen nüfusu ve turizm etkisinin, falezler üzerindeki yapılaşmayı artırdığının altını çizerek bu yapıların getirdiği yüklerin ise travertenlerde kaymalara ve göçmelere sebep olduğunu belirtti.
Karancı, Antalya falezlerindeki göçme ve kaymaların önüne geçmek için riskli bölgelerin bilimsel olarak tespit edilmesi ve izlenmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca, kentsel dönüşüm ve yapı yüklerinin azaltılması gibi önlemlerle bu sorunların hafifletilebileceğini belirten Karancı, “2001 ve 2010 yıllarında yaşanan göçmeler, ilgili kurumların dikkatini çekmiş ancak bu süreçlerin devam etmesi endişe yaratıyor. Yerel ve merkezi idareler gerekli tedbirleri almazsa, yapıların falezlerle birlikte düşme riski taşıyacak” şeklinde konuştu.
Antalya falezlerinin korunması gereken önemli bir jeolojik miras olduğunu belirterek, yetkililere çağrıda bulunan Karancı; “Falezler üzerindeki riskli binaların tespit edilmesi ve bu konuda gerekli tedbirlerin alınması çok önemli, halkın da bu konuda bilinçlenmesi gerekiyor” dedi.